“Van GoghAlive” Sergisi ve Sensory4 Sistemi


Bugün bir değişiklik yapıyorum ve kişisel “gezi” yazılarımı da yazmaya başlıyorum. Özellikle takipçilerden gelen yapıcı eleştiriler yazı sitilimde büyük değişimler oluşturdu. Bugün size gezdiğim “Van Gogh Alive” sergisinden tüm ayrıntılarıyla bahsedeceğim. Tümüyle kendi notlarım ve kendi çektiğim fotoğraflar bulunmaktadır. Lütfen buna dikkat edelim… Bu müze gezisi diğer müze gezilerine benzemez, çünkü;

Heyecan verici yeni bir dünyaya seyehat ediyoruz; önceden benimsediğiniz tüm geleneksel müze ziyareti fikirlernizden vazgeçeceksiniz, eserlere uzaktan bakmak için sessiz sanat galerilerinde parmak ucunda yürüme kavramını tamamını unutun, içerikle etkileşim kurma şeklinizi değiştirin, bu sergide duyularınızı uyarıp, ve bir “sergi” nin ne olması gerektiği ile ilgili inançlarınızı sınamaya başlayacaksınız! Kendinizi, ziyaretçilerin “unutulmaz çok duygulu deneyim” diye tanımladıkları -ki aynen böyle tanımladım bende- birleştirilmiş canlı bir ışık, renk ve ses senfonisiyle karşı karşıya kalacaksınız! Ve bu sistemin adı SENSORY4!!!

Sensory4sistemi; yüksek çözünürlüklü kırk projektörü, çok kanatlı animasyonları ve sinema kalitesindeki surround ses sistemini birleştirerek, dünyada en çok ilgi çeken ve çok ekranlı ortamdan biriyle sonuçlanan eşşiz bir sistem kullanmaktadır. Dokunmak isteyeceğiniz kadar gerçek, dev boyutlardaki kristal netliğindeki görüntüler, sergi alanı için özel olarak tasarlanan çok çeşitliekranları ve yüzeyleri aydınlatmakta. Bu sistem muhteşem bir ses sistemi ile resimleri karıştırarark nefes kesici ve etrafını saran bir gösteri ziyafeti sundu bize…

Van Gogh’un, ilk sanata girişi bir sanat simsarlığı firmasında çalışarak başlar. Kısa süren öğretmenlik döneminden sonrada Belçika’da fakir bir madenci kasabasında misyonerlik faliyetlerinde bulunur, fakat ardından misyonerlik görevinden de fazla önemsediği gerekçesi ile kovulur. Aslen Hollanda’lı olup 1880’li yıllarda resim kariyerine başlar. Belçika’da da fazla tutunamayan Van Gogh, Fransa’ya göç etmiş ve Paris’te yaşamaya başlar. Fransa’daki verdiği eserler, bugünlerde yaygın olaran tanınan eserleri olarak bilinenlerdir ki maddi olarak en değerlisi olan “Doktor Gaceet’in Portresi” (Portrait of Doctor Gachet) yaklaşık olarak 82,5 milyon $’a çıkarıldığı bir açık arttırma da 3 saat gibi kısa bir sürede Japonya’lı bir şirket satın almıştır.

Sergiye ilk girdiğinizde sizi ışıklı loş bir koridor karşılıyor ve ilk etkileniş burada başlıyor. İçeri girdiğim anda, garip duygular içerisinde buldum kendimi. Sevinç, hüzün, enteresanlık dolu bir sergi alanına girmiştim. 40 prejektör aynı anda duvarlara resimleri yansıtmakta ve müzik eşliğinde slayt şeklindeki Van Gogh’un kendisiyle ilgili yazdığı yazılar dikkatimi çekti. Geçip bir köşede yere oturdum herkes gibi ve başladım notlar almaya… Ve sizlere not aldığım; anlamlı, düşünüdücü sözlerini paylaşıyorum.

  • Bence insanlari sevmek, en büyük sanattır.

  • Baslangıç muhtelemen her şeyden daha zordur ama dayanın, herşeyin sonu güzel olcak.

  • Resimde renk, hayatta heyecan vericidir.

  • Sanatımla insanları beslemek istiyorum.

  • Sanat sürekli gözlem gerektirir.

  • Önce resim yapmayi düşlüyorum, sonrada resim yapmayı…

  • Sarı ne kadar güzel, guneşi temsil ediyor.

  • Gelecegin ressamoi renkleri daha once kimsenin yapmadigi gibi kullanan biri olacak

  • Büyük şeyler, birçok küçük şeyi bir araya getirererek yapılır.

  • Hayatı bilmenin yolu birçok şeyi sevmektir.

  • Şiir, bizi heryerde sarıyor fakat onu kağida dökmek, ona bakmak kadar kolay degil

  • Kalbimi ve ruhumu işime kattım bunu yaparken de aklımı kaybettim.

  • Dine çok büyük ihtiyaç hissettigimde, dışarı çıkıp doğayı resmediyorum.

Bunların arasından benim için gerçekten en önemlisi -oraya yazmak istemedim-. Onu okuduğumda dedim ki; “Evet bu adam zamanının şartlarında deli olarak tabir edilmiş olabilir ama hani bu söz ancak zorlasan bukadar anlamlı ve iyi olur lan dedim!” kendime. Olay şudur; Yakın arkadaşlar yaşamın gerçek hazineleridir. Bazen bizi kendimizden daha iyi tanırlar. Nazik bir dürüstlükle bize rehberlik ederler ve bizi destekler, kahkahalarla ve gözyaşlarıyla bizleri desteklerler. Varlıkları hiçbir zaman bizim yalnız olmadığımızı hatırlatır.

 Daha fazla ayrıntıya girersem gitmenize gerek kalmayacak. Uzun süredir gezdiğim en iyi sergiydi. En son gittiğim adını vermek istemediğim bir sergi faciasından sonra. Belki o konudan dolayı benim yetkin olmamdan dolayı iğrenmiştim ama bu “Van Gogh Alive” çok iyi geldi. Ayrıca Abdi İbrahim şirketinin 100 yıl kutlamaları kapsamında sanat severlerle buluşmuştur “Van GoghAlive“…

 Ayrıca en önemli yanlarından bir diğeri ise yukarıda bahsettiğim üzere; teknoloji kullanımının üst seviyede olduğu bu sergi, artık sergi ve müze gezmek isteyenler içi yeni bir soluk getireceğini düşündüğüm için gittim ve kesinlikle gidip görmenizi öneriyorum. Pişman olmayacaksınız. Ayrıca; biletleri Biletix‘ten 11 TL’ye veya kapıda girişten 8 TL‘ye alabilirseniz. Tabiki öğrenciyseniz. 10 Şubat-15 Mayıs tarihleri arasında Pazartesi günleri hariç Tophane-İstanbul Modern Sanat Müzesi yanında ziyaretçilerini bekliyor.

Onur Reha YILDIRIM
İstanbul / 18.02.2012 / 00.31

Benzer Yazılar

Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yazın

Su elementleri kullanabilirsiniz : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Arama
RSS
Beni yukari isinla