Sezai Karakoç ve Mona Roza Şiiri

sezaikarakoc

Hikaye Şöyledir;

Mona Roza Tek Gül anlamına gelir. Bir rivayete göre… Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır… Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz… Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´a arzeder… Fakat reddedilince çok üzülür. Okullar tatil olur ve Muazzez hanım Geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar. Sezai Karakoç’ ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder. Ona şiirler yazar. Mona Roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek Muazzez Akkayam ismi ortaya çıkar. Gel zaman git zaman.. Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri ard arda okur. Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir Muazzez Hanım bayılır. Ertesi gün ise Muazzez Hanım´ın intihar ettiği duyulur. Sezai Karakoç hala evlenmemiştir…..

Türkiye ve İngiltere Arasındaki Halikarnas Mozolesi Savaşı

Dünya’nın 7 harikasından birisi olan Mausolemu’nun Türkiye geri döndürülmesi için Avukat Kazmaz başkanlığında 30 avukat arkadaşla beraber çalışma içinde olduklarını okuduk geçenlerde. Olay şöyle gerçekleşiyor.  Bodrum Halikarnas Mozolesi, anıt mezarı önce depremde yıkılıyor. Daha sonrasında İngilizler tarafından yurt dışına çıkarılıyor ve şu anda British Museum’da sergileniyor. Biz bunları İngilizler’den istediğimizde Mustafa Reşit Paşa tarafından tuğra ile bize verildi deniliyor. Ama biz defalarca itirazımızı yapıyoruz ama cevap alamıyoruz. Ortada ne tuğra ne de izin var. Bu tarihi eserin tekrar kendi evine döndürülmesi için bir hukuki mücadeleyi başlatıyor bu ekip. Gerekli itirazları yapıp, ihtar çekiyorlar. Eğer cevap verilmezse Uluslararası Tarihi ve Kültür Koruma Sözleşmesi’ne binaen tahkime giceklerini söylüyorlar…

“Van GoghAlive” Sergisi ve Sensory4 Sistemi


Bugün bir değişiklik yapıyorum ve kişisel “gezi” yazılarımı da yazmaya başlıyorum. Özellikle takipçilerden gelen yapıcı eleştiriler yazı sitilimde büyük değişimler oluşturdu. Bugün size gezdiğim “Van Gogh Alive” sergisinden tüm ayrıntılarıyla bahsedeceğim. Tümüyle kendi notlarım ve kendi çektiğim fotoğraflar bulunmaktadır. Lütfen buna dikkat edelim… Bu müze gezisi diğer müze gezilerine benzemez, çünkü;

Cem Karaca Anısına…

Hepimiz için farklı yeri vardır hayatımız da Cem KARACA ismi.. Yıllarca onun şarkılarıyla hüzünlenip aynı zamanda sevinmişizdir aslında.Yaptığı sosyal yaşantı ve politik konulara değinmekten hiç bir zaman çekinmeyen Cem Karaca’nın aralarında Namus Belası, Resimdeki Gözyaşları, Tamirci Çırağı, Çok Yorgunum ve Rep Rep gibi birçok hit şarkısı var. Tabiki birde “Sende Başını Alıp Gitme” vardır ki, benim için olduğu gibi çevremdeki bir çok insan için gerçekten değerli bir şarkıdır.

Avrupa’da Eğitimin Eksileri ve Artıları -1- ( Viyana )

  

Özellikle bizim Türk insanının bir Avrupa hayranlığı bulunmaktadır. Hepimiz böyledir aslında. Eğitim konusunda Avrupa gerçekten Türkiye’nin önünden olduğu herkes tarafından kabul edilmekte ama bizim üniversitelerimizi de yabana atmamak gerekir. Buna örnek olarak Ortadoğu Teknik, Bilkent, Boğaziçi gibi kendini kanıtlamış üniversiteleri verebiliriz.

Evde Geçen, Finallar Öncesi…

Kac gündür yazamıyorum… Yine yazamayacağım. Bu aralar baya bir yoğunluk var ama bu yoğunlukta evime gelip, moralimizi yükselten sevgili Osman’ın bir güzel parçasını siz değerli blog takipçilerimle paylaşıyorum…

Selametle..

 

Iletisim ve Itibar Yönetimi

Saat şuan 04.40 ve ben uyumamış bunu yazıyorsam ahali, bir durum vardır demekki. Bugün “Düşün Taşın Derneği” çatısı altında saat 6 da toplandık. Tabiki toplanılmadan önce derneğin yerini tam bilmediğim için Alay beni karşıladı. Derneğe gitmeden önce çorba içecekken kendimizi daha farklı birşey yerken bulduk. Tabi ki konumuz bu değil. Konumuz bunun ötesinde… Bugün İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Profesörlerinden Prof.Dr. Ali Murat Vural hocayla 2 saate yakın sohbet ettik ve tecrübelerini bizlerle paylaştı. Gerçekten iyi bir iletişimci olduğunu gösterdi. Uzun süreden beri bukadar kulağa hoş gelen, çeşitli perspektiflerden bakabilen bir hocayı bu yakın zamanlarda görememiştim.

“Dedemin Insanlari” Hakkında Bir Kaç Kelam..

Cağan Irmak‘ın bütün filmlerini izledim, “Babam ve Oğlum”, “Ulak”, “Mustafa Hakkında Herşey”, hepsi bir birinden güzel filimlerdi  .Bir kac ay öncesinden  “Dedemin İnsanları” filmini görünce  bununda aynı güzellikte bir flim olacağından emindim.

Bügün gittik işte filme.. Filme başlamadan önce arada bize birşeyler satmaya çalışan sinema görevlisinin “mısır bedava” diyerek insanları yemesi çok iyiydi 😀 sonra çevirip 3 lira, ardından benim arkalardan bağırarak şişe dahil mi demem? Ve tüm salonun kahkahayı basması beni utandırdır açıkçası 🙂

Gelelim filme;

Zincirleri Kirmak Gerek Bazen…

 

 

 

Bugün;
Bugün güzel bir gündü benim için. Aslında 38-40 saattir uyumadım, 12 saat tren yolculuğu yaptım, sonra 1 saat Söğütlüçeşme’den eve… Bunların dışında güzeldi. Aslında belkide bunlarda güzeldi. “Seyahat edin Sıhat bulun” demiş Efendimiz… Gerçekten de buluyor insan. Bugün’ün önemi bir oluşumla birebir tanışmış olmam. Sevgili Alay Onaykardeşimin içerisinde bulunduğu bir oluşum olan Düşün Taşın Derneği bu haftaki 64.Kitap Okuma Etkinliğini bizim okulda gerçekleştirdi. Artık gitmenin zamanı gelmişti yoksa olmazdı zanımca 🙂 Etkinliklerini Viyana’da duymuştum. Cumhurbaşkanlığı himayesindeki Ali Samiyen Stadı’nda gerçekleştirdikleri okuma kampanyasın sayesinde.Kim derdi bende bir gün onlarla beraber kitap okuyacağım. Kitap okumayı çok fazla seven bir insan olmama rağmen sanırım sevmeye başlayacağım bu oluşum sayesinde. Gelelim “Düşün Taşın Derneği” Yönetim Kurulu Başkanı “Selim Çavuş” Abi’ye 🙂 Gerçekten fantastik dünyadan kopmuş gelmiş, bilgili, sevecen ve iddali bir kişilik. Tanımadığı kişilere vermek istediği o şey! Gerçekten taktir edilecek bir yön. Şey diyorum çünkü tarif edilemez. En azından bir kez dinlemelisiniz kendisini. Ekibe geçecek olursak; Gerçekten güçlü ve içten gelerek yapılan birşey. Bugünkü İsmail Bey‘in benle ropörtajını es geçersek – Şaka tabiki çok zevkliydi – O değilde, bizi kameraya kaydeden bayan arkadaşa üzüldüm. Hatırladığım kadarıyla onunda bir sinema ile ilgili bir takım çalışmaları varmış. Onada buradan başarılar dilerim.

Genel olarak diyorum ki; Sizde bir gün bir yerde “Düşün Taşın Derneği” ile dirsek temasına geçmelisiniz ki bu hayattan, insanlardan, konuşulan kültürel konulardan zevk alasınız.

Selametle…
Onur Reha YILDIRIM

Arama
RSS
Beni yukari isinla